Lozan’ın yolları taştan, bu sefer biz çıkaracağız baştan
Neo-Lozan’a giden yolda Dolar fırladı, bir haftada 9 bombalı araç ele geçirildi, ÖSO ve Suriye’deki güçlerimize bombalı saldırılar gerçekleşti, Irak Merkezi Hükumeti savaşa davet eden açıklamalarda bulundu, vs.vs.vs…
Tüm bunlar artık Batıının ağabeyinin alıştığımız rutin manevraları, etkisizleştirme konusunda bizi mahir yaptıkları konular. Türkiye yıllardır üzerine çalıştığı kurguyu sahaya yansıtabilmesini izlemek ise mükemmel bir duygu. ABD seçim, ırkçılık, kamplaşan siyasi ortam, kasırga ve Çin’le uğraşırken polisliğini yaptığı bölgede en güçsüz dönemine doğru itiliyor.
Cumartesi günü gerçekleşecek Neo-Lozan’da Rusya ve ABD arasında sert tartışmaların yaşanması bekleniyor. Bunun en büyük dayanağı bir önceki yazımda anlatmaya çalıştığım yeni dengenin ABD’yi ilk defa bu kadar yalnızlaştırması. ABD/İngiltere konunun sündürülmesi, anlaşmaların seçim sonrasına kalması, 10 gün deneyelim olursa bir adım daha atarız manevraları bu toplantıdan çıkmaz. Çünkü İngiliz Amerikan paktının günlerdir pompaladığı Musul operasyonunun gerçekleştirilmesi için bütün taraflar zaman kolluyor. ABD bundan dolayı eski taktiklerini uygulayamayacak. Esad’ın geçtiğimiz gün yaptığı açıklama ise çok dikkat çekici; Suudi Arabistan’ın, Esad’ın İran’dan uzaklaşması durumunda tüm desteğini vereceğini açıkladı.
Buradan Esad’ın yol ayrımında olduğunu rahatlıkla görebilir, hatta pazarlığı arttırma çabasında olduğunu yorumlayabiliriz. Bunun yanında Esad’ın Rusya-Türkiye yakınlaşması Suriye’nin tek umudu olduğunu açıklaması, Rusya’nın hava gücünü Lazkiye’de süresiz olarak konuşlandırmaya karar vermesi ve yeni bir hava üssü için çalışma yapacağını açıklaması ise hangi tarafa yakın olduğunun göstergesi.
ABD’nin Savaş Propagandası
Irak Merkezi Hükumetinin trene bindirilmiş açıklamaları, ABD Deniz kuvvetlerinin yayınladığı 241.yıl kutlama mesajı, Türkiye medyalarında savaş olasılığının artıyor olduğu söylemlerinin İngiliz ve Amerikan paktının pompaladığı algı çalışması olduğunu düşünüyorum. Toplumun Sol, elit ve anti militarist kesimini harekete geçirerek ABD ile ilişkilerin bozulması, hatta savaşa girilmesi büyük hata olacağı fikrini etkin kılınarak kamuoyu üzerinden Devletin ve Hükumetin elini zayıflatma hamleleri.
Ama ABD’nin başında savaşmayacağım sözüyle seçime giren, topal ördek Obama var ve seçimler çok yakın. Bu pozisyonda seçimlerden önce ABD’nin askeri bir müdahaleye girmeyeceği gün gibi ortada ve seçimlerden takribi 1 ay sonrasında bir askeri müdahale ülke ekonomisini çok ciddi zora sokacaktır. Yani önümüzde 1,5-2 aylık bir süre var ki bu şuan ki konjonktürde yeterli gibi görünüyor.
İki Kadim Düğüm; Musul ve Halep
Musul ve Halep’in hali ortada; Terör örgütünün tamamen eline geçmiş stratejik Musul ve bombaların altında ezilmekten neredeyse haritadan silinme noktasına gelen Halep. İnsani ve siyasi olarak acilen çözüme ulaştırılması gereken 2 mühim şehir. ABD’nin “sallama” politikası bu şehirler için artık işlevsiz hale gelmiş durumda, bu şehirlere Rusya destekli Türkiye, Katar ve Suriye’nin yapacağı operasyonlara kimse ses çıkaramaz da şuan. Bunun yanında küresel mali krizin yaşandığı, Kuzey Kore’nin nükleer denemeler yaptığı, Çin’in askeri varlığını Güney Çin Denizinde genişlettiği, AB’nin ve İsrail’in İngiltere’den soğuduğu bir dönemde taşları yerine oturtmadan bir savaşa girmek ABD için mantık dışı.
Türkiye Kendine Güveniyor
Türkiye’nin bu denli gergin bir ortam ve coğrafyada halen dik duruş sergilemesi elimizdeki en değerli varlık. Bu değerli varlığın yegâne hareket noktası Milletin birlik duygusu, Misak-ı Milli ruhudur. Bu ruhun yara alması, bu ruhu yansıtan Liderin ne sebeple olursa olsun yönetimden düşmesi ve Devletin boyunduruk altına alınması için halen bütün odaklar var gücüyle çalışıyor.
Sayın Cumhurbaşkanının Çin dönüşü yaptığı “At izi, it izine karışmış” açıklamasıyla birlikte birçok bürokrat ve partili FETÖ konusunda kıvırmak için aradıkları alanı bulmuş ve mücadele bir anda diplere inmişti. Geçtiğimiz günlerde yaptığı “Mağduriyet Yok” açıklamasıyla birlikte herkes tekrar kendine geldi. Kriptoların ve FETÖ’nün açıklarıyla tehdit ederek adeta elinde “esir” olan partili ve bürokratlar bu açıklama sonrası tekrar dostlara arzı endam için alışverişe döndüler. Bu mücadele Gazi Mustafa Kemal’in söylediği, Sayın Cumhurbaşkanının hatırlattığı gibi hattı müdafaa ile değil, sathı müdafaa ile ancak gerçekleştirilebilir. Toplumun, Devletin ve Siyasetin nasıl kılcal damarlarına girdilerse, aynı şekilde kılcal damarlarda mücadele etmek gerekmekte.
FETÖ, PKK, DHKP-C ve DAEŞ ile mücadele şuan sahip olduğumuz her şeyin temeli, sadece bu mücadeleyi kaybedersek her şeyi kaybederiz. Bunun yanında başta AK Parti olmak üzere tüm partilerdeki temizlik bekleme modunda. Mevcut karmaşık siyasi ortamda birde partiden uzaklaştırılacak FETÖ’cülerin verecekleri zararla uğraşmaktan çekinen partiler ise seçimi bekliyor.
Seçim Hayırlı Olmaz mı?
Sayın Başbakanın 81 ilde teşekkür mitinglerine çıkacağı daha önce açıklanmıştı, daha sonra bu karar ertelendi. Fakat geçtiğimiz günlerde yapılan İl Başkanları toplantısı ardından artık seçimin ertelenemeyeceği fikri netleşti. Teşekkür mitingleriyle nabız yoklamaya çıkacağı düşünülen Sayın Başbakan, Nisan, Mayıs veya Haziran aylarında yapılması planlanan yerel seçim için araziyi görmek istediği düşünülüyor.
Bunun yanında, Yeni Anayasa tartışmaları tekrar başladı. Zaten büyük anlamda taslağı netleşen Yeni Anayasa yetişir ise Genel seçimler, Yerel Seçimlerle birlikte yapılacağını bekleyebiliriz. Tabi Teşkilat ve Genel Merkezi unutmamak gerekiyor, yine tek veya çift seçime girmeden önce ciddi bir yenilenme beklememek yanlış olur.
Unutmadan belirteyim, savaşa giriyor olsaydık seçim hazırlığı olmazdı. İşte bunlar hep amerigan oyunları.